İnsan İçgüdülerini Anlamak: Doğal Davranışlarımız ve Eğilimlerimiz İçin Bir Kılavuz
İçgüdüler, bir organizmanın ebeveynlerinden veya atalarından miras aldığı karmaşık bir dizi doğuştan gelen davranış, zihinsel ve fiziksel yetenektir. Bu davranışlar öğrenmeye veya deneyime dayalı değildir; bunun yerine organizmanın beyninde ve vücudunda yerleşiktir.
İçgüdülerin evrimsel baskıların sonucu olduğu düşünülür ve organizmaların çevrelerinde hayatta kalmasına ve çoğalmasına yardımcı olur. Örneğin birçok hayvanın onlara ne zaman ve nereye göç edeceklerini, ne zaman kış uykusuna yatacaklarını veya ne zaman eş aramaya başlayacaklarını söyleyen içgüdüleri vardır. Bu davranışlar genellikle sıcaklık veya ışık seviyelerindeki değişiklikler veya belirli kimyasalların varlığı gibi belirli uyaranlarla tetiklenir.
İnsanlarda içgüdüler, belirli davranış veya eylemlere yönelik doğal eğilimlerimiz veya eğilimlerimiz olarak düşünülebilir. Örneğin tehlikeden kaçma, kendimizi ve sevdiklerimizi koruma içgüdümüz olabilir. Bununla birlikte, diğer hayvanlardan farklı olarak, insan içgüdüleri her zaman basit veya tanımlanması kolay değildir ve kültür, yetiştirilme tarzı ve kişisel deneyim gibi çok çeşitli faktörlerden etkilenebilirler.
İnsan içgüdülerinin bazı örnekleri şunlardır:
1. Yiyecek ve su arzusu: İnsanların kendilerini idame ettirmek için doğuştan yeme ve içme arzusu vardır ve bu içgüdünün hayatta kalma ve üreme ihtiyacından kaynaklandığı düşünülmektedir.
2. Tehlike korkusu: İnsanların içgüdüsel bir tehlike korkusu vardır, bu bize veya sevdiklerimize zarar verebilecek durumlardan kaçınmamıza yardımcı olur.
3. Sosyal bağlantı arzusu: İnsanlar sosyal hayvanlardır ve hayatta kalmak ve gelişmek için başkalarıyla bağlantı kurma içgüdüsüne sahibiz.
4. Adalet ve adalet arzusu: İnsanların başkalarıyla olan etkileşimlerimizde adalet ve adalet arama içgüdüsü vardır ve bu, adaletsizliği veya adaletsizliği algıladığımız durumlara tepki verme şeklimizde görülebilir.
5. Öğrenme ve keşfetme arzusu: İnsanların doğuştan gelen bir merakı vardır ve çevremizi daha iyi anlamak ve yaşamlarımızı iyileştirmek için öğrenmeye ve keşfetmeye yöneliriz. etrafımızdaki dünya. Kendi içgüdülerimizi ve başkalarının içgüdülerini anlayarak, doğal dünyaya ve onun yaşamlarımızı etkilediği karmaşık yollara dair daha derin bir anlayış kazanabiliriz.